16 Aralık 2010 Perşembe

murat dalkılıç'a açık mektup.


Söylemek istediğim iki şeyden ikincisi, murat boz, murat dalkılıç, murat usta[kasap işte bildiğin] ve bilimum "murat"lardan zaten pek hazetmediğimdir. yıllar yılı "bana değmeyen yılan bin yaşasın" modunda pek de yorum yapmamıştım. ama...

japon kültürünün her bir ögesine sempati besleyen [besleyen?! neyse.] gördüğü her geyşaya "ayyy resmen çok güzel bu yaağğ" [yoo.. hayır! vurmayın..] diyen biriyim evet. sırtına bir geyşa dövmesi yaptırmayı düşünecek kadar etkilenmişim felsefelerinden hem de.. kadını ayrı güzel, adamı ayrı güzel, bebesi ayrı güzel... kültürü zaten pek bir hoş..

amma lakin ki öyle değilmiş.. bir anda soğuyuverdim yeminle. böyle de bir insanım işte.


peki bu oldu mu şimdi muradım? oldu mu şimdi ha? sen de öyle kliplerinde diğer muratlar gibi "amaaan.. gencim, yakışıklıyım, zenginim gelsin kızlar" hallerinden "yaktım canını güzel kız" bakışlarından "beybi feys"liğinden hiç sapmayaydın nolurdu?! ve ne olurdu sanki bir albüm kapağı uğruna "sahnelerin prensi" imajını hiç değiştirmeyip yine genç kızların sevgilisi olarak kalsaydın?!

hattori hanzo'lara gelesin inşallah.


bu arada söylemek istediğim iki şeyden birincisini söylemek istemediğimi fark ettim. saygılar.

2 yorum:

eonblue dedi ki...

peki ya kırmızılı geyşa görünümlü hatunun kolunun bildiğin sulukule esmeri olması?

cagla dedi ki...

işte böyle anlarda aklımı çıldıracak gibi oluyorum [a.e]